04 Ocak 2021, 02:57 tarihinde eklendi
Utanç Bizi Kurtarır
Habil İle Kabil
Habil ile Kabil hikayesini çoğunuz duymuştur sanırım. Dünya tarihinin ilk cinayet hikayesi olarak anlatılır. Çoğu din kitabında farklı yorumlanmış olsa da günümüze taşıdığı anlam hemen hemen aynıdır. Ben de kendi yorumlarımla ele almak ve kısaca özetlemek istedim hikayeyi...
Kabil annesinin ilk evladıdır. Habil ise ikinci küçük kardeş. Annenin yoğun ilgi ve sevgisi küçük olan Habil’e kaymasıyla Kabil kendini anne tarafından dışlanmış hisseder. Oysa Habil sadece küçük bir çocuktur. Anne ve baba duygusal eğitim konusunda başarılı değillerdir hala var olan çoğu anne baba gibi. Kabil, biricikliğini Habil’e kaptırması kaybın buna bağlı nefretin ilk damlasıdır. Habil annenin gözünde ''var olmak'' ister ama varoluşunun ilk kaybını bununla yaşar. Ne yazık ki bu kayıp kendi öz kardeşinden ve annenin tutumundan kaynaklanır.
Kabil’in yüzü düşer, mutsuzluk sarar her yanını ve Tanrı onunla konuşur ‘’neden bu kadar öfkelisin ve doğru olan sence nedir?’’diye sorar.
Annenin gözünde biricikliğini kaybetmiş Kabil, niye öfkeli olduğunu bilir ama doğru olanı söyleyemez. O sadece nefret edebilen, küçük çocuk dünyasında onu yok ederse var olabilegine inanır..
Kabil, görülmeyi ve sevgi görmeyi ister tüm insanlık gibi... Kardeşinin varlığı sanki onu bu durumdan mahrum bırakır.
Ama herkesi ve her şeyi yok ettiğinde, nefretin yok edici olmadığını anlaması da, çok uzun sürmez...
Çünkü yok ettiği herşey ve herkes başka suretlerde var olmaya kaldığı yerden devam edecektir.
Kabil Habil’i onun ekip biçtiği toprağın üzerinde öldürür. Sonra da büyük bir utanç duyar. Çünkü onu yok edince var olamaz. Artık Tanrı’nın gözüde de dışlanmıştır. Olanlardan ders çıkaramadığı sürece de böyle devam eder.
Agah Aydın’ın söylediği gibi ''bir gören olmadığında da utanabiliyorsanız. O utanç bizi kurtarır.''
Kabil bütün bu suçluluk duygusunun altında ezilir ve kaybolur...
Utanç bireysel bir histir ve varoluşu red eder. Kabil bir süre gezgin kaybolmuş bir şekilde dolanır.
Ama sonra Nod toprağına yerleşir. O utançla Toprağın üstünü işlemeye başlar ve şehir kurar. Baba olur, çocuk büyütür. Kardeş kavgaları ve töre cinayetlerinin önlenmesi için elinden geleni yapar.
Birey olmanın sorumluluğunu üzerine alır.
Kabil ona yazılan kader ile yetinseydi var oluşu anlamsızlaşırdı. Bazen büyük acılar, büyük değişimlere yol açar, eğer fırsat tanınırsa.
Hayat bazen umuda işaret eder utanç umuda sevgiye var oluşa dönüşür.
Bu bir var olma ve yok olma hikayesidir. Zararın neresinden dönülürse kardır. Tanrı Habil’i affeder ama asıl önemlisi Habil’in utancı kendi varoluşunu sağlar.
Habil herkes tarafından görülür, sevilir ve örnek gösterilir...
BİR CEVAP YAZ