22 Ekim 2020, 02:50 tarihinde eklendi

SENTETİK TEN

SENTETİK TEN
2120 yılı bir temmuz güneşi hiç vurmadığı gibi yatağın beyaz çarşaflarına
vururken pencerelerin ışık geçirgenliği otomatik olarak azaldı. Azalırken oda
içerisinde uyuyan kilolu, çıplak adamın yanındaki androidin mavi cam küreden
yapılma gözleri açıktı ve parlıyorlardı. Bu olaydan çok kısa süre sonra otomatik
alarm, Lacrimosa* ile dingin dingin uyarmaya başladı. Adam sakince kalktı,
yataktan çıktı, üzerini giyinirken android kafasını çevirip ona bakmadı bile, hala
kararmış camlardan az da olsa görülebilen güneşe bakmaya devam ediyordu.
‘’Güneşin batışı ne kadar da trajik’’ diye geçirdi içerisinden.
“Hamdi Bey yine zarar vermişsiniz. Bunu da ödemeniz gerekmekte.
Yaklaşık 300 kredi ekstra bir gece konaklama ile toplam 1300 kredi yapıyor.
Sperm bağışını kabul etmişsiniz, bu 400 kredi kadar ödemenizi düşürecektir.’’
Genç adamın adı Recep’ti. Genel olarak hiçbir yüz ifadesi takınmaz, net bir
şekilde müşterilere ödemeleri gereken rakamları söylerdi. Hamdi sözü devraldı,
hafif gülümseyerek ‘’Tabii spermlerim sağlam çıkarsa’’ dedi. Recep kafasını
salladı. “Aynen” diye sözüne devam etti.
Yatakta yatan androidin ismi Agatha 17’ydi. Bu ismin kendisine verilmesinin
nedeni hem bu android genel evindeki 17. Agatha olması hem de patronun talebi
üstüne 17 yaşında gözükmesiydi. Recep yanına gelip Agatha 17’nin kasık
bölgesindeki girişe bağladığı bir tüp ile içerisindeki spermleri topladı. Bunu
yaparken Agatha 17 kısa süreliğine baktı. Recep daha sonra Agatha 17’nin
yüzünü eli ile çevirerek baktı. ‘’Of be Hamdi mahvetmişsin yine’’ diye söylendi.
Agatha 17 neyin mahvolduğunu anlayamadı çünkü herhangi bir acı, yanma,
sızlama hissetmiyordu. Recep çıkardığı tabletin üzerinde bir kaç tuşa bastı,
ekranda bıyıklı, gözlüklü yaşlı gözüken ama aslında gösterdiği yaşta olmayan
Doktor Cumhur’un yüzü belirdi.
Recep konuyu hiç geciktirmeden, “Abi ne zaman gelebilirsin? Agatha 17’nin
sentetik teninde yine kesik durumu var.”
Recep televizyonu açtı, zaten tek kanal vardı. Hükümet insanların kafalarını
karıştırdığı için diğer kanalları iptal ettirmişti. Haberleri veren spiker günlük ölü
doğan sayısı ve sex androidlerinin bu dönem için ne kadar önemli olduğunu
anlatıyordu. 3 yıl önce küresel salgın bir virüs (Bu virüs kalıcı olarak rahime
yerleşiyordu) neticesinde bebekler ölü olarak doğmaya başlamış, hükümet
virüsün önüne geçebilmek adına insanlar arasındaki cinsel ilişkiyi yasaklamış
ancak salgının yine de önüne geçilememişti. Bir yıl kadar önce ise İngiliz bir
doktor %70’lik bir oranla, yapay zeka sayesinde insanların tekrar laboratuvar
ortamında üreyebilecekleri bir yol bulmuştu. Hükümetin cinsellik yasağına
uymayanlar ise süresiz olarak toplama kamplarına gönderiliyorlardı.
“Bir son dakika gelişmesi ile sizlerleyiz.”
Spikerin ağzından çıkan bu cümle ile aynı anda ‘’Dur, sana söylüyorum hemen
teslim ol, ateş açacağız.’’ Polis bağırmıştı. İçeri koşarak giren orta yaşlı adam
Recep’e beklemediği bir yumruk atmış, Agatha 17’nin odasına girmiş, saklanacak
bir yer arıyordu.
Spiker konuşmaya devam ediyordu. “Ulusal yapay zeka laboratuvarından
çalınan, hükümetin açıklamadığı, yeni geliştirilmiş bir ürünle ilgili Kemal Uluslu
aranmaktadır.” Agatha 17 o anda adamın yüzüne baktı adam aranan kişiydi.
Adam da tam bu sırada Agatha’ya bakıyordu. Adam cebinden çıkardığı küp
şeklindeki nesneyi Agatha 17’nin avuç içine bıraktı. Bunu sakla dedi ve odadan
çıkarak gözden kayboldu. Bir kaç el silah sesi geldi, spiker konuşmaya devam
etti, “Şimdi aldığımız habere göre Kemal Uluslu vurularak etkisiz hale getirildi,
canlı yayınla olay yerine bağlanıyoruz.” Televizyonda görünen bir polis miğfer
kamerasından, az önce Agatha 17’nin avucuna küpü bırakan adamın kanlar
içerisindeki görüntüsüydü. Haber kuşağına giren ara sırasında ekranda
hükümetin sloganı gözüktü, ‘’Biz sizin yerinize düşünürüz.’’
Recep uyanmaya başladığı sırada ne yapacağını bilemeyen Agatha avucundaki
küçük küpü kasığındaki girişten içeri sokup, girişi kapattı.
‘’Hah öldürmüşler deyyusu, Agatha 17 rapor ver bir şey çaldı mı?’’
Agatha yalan söylemeye programlanmamıştı o yüzden doğruyu söyledi.
‘’Hayır ,hiçbir şey çalmadı.’’
Doktor Cumhur, genel olarak Agatha’ya iyi davranan bir doktordu. “Şimdi kalıtsal
bir hasar olup, olmadığını anlamak için Agatha 17’yi sisteme bağlamamız
gerekli.” dedi. Yatağın arkasında duran uzunca bir kabloyu Agatha’nın omuriliği
arkasındaki boşluktan içeri soktular.
-Merhaba Agatha 17, hoşgeldin.
Agatha daha önce duyduğu sesi hemen tanıdı, bu Anne’nin sesiydi. Bu sesi ne
zaman duysa kendini bir yapay zeka ürünü değil de duyguları olan bir canlı gibi
hissederdi. Ya gerçekten duyguları vardıysa, ya aldığı bir darbe nedeni ile acıyı
hissetmemesi, o darbenin gerçekliğini ve aşağılayıcılığını yok etmiyorduysa.
Kafasındaki milyonlarca soru ile cevap verdi Agatha, “İyiyim anne”, diye.
Arkada Tchaikovsky’nin Swan Lake** eseri çalıyordu.
Anne, “Agatha 17 şu anda içinde taşıdığın küple ilgili sana bir şeyler
göstereceğim” dedi.
Agatha’nın gözlerinin önünden insanlar, insanların şiddet içeren eylemleri
geçmeye başladı, ilk kaydedildiği zamandan bu güne kadar.
Yaklaşık 15 saniye sonrasında Cumhur Agatha’nın sisteme olan bağlantısını
sağlayan kabloyu çıkarmıştı. “Evet Recep, bu akşam yeni müşterisi için hazır
olabilir kızımız.”
Yeni müşteri dedikleri her akşam olduğu gibi yine Hamdi’ydi. Kapı kapandı,
Hamdi soyunmaya başladı. Agatha 17 Hamdi’ye doğru baktı, “Bu akşam farklı bir
şey denemek ister misiniz efendim” dedi.
Hamdi geleneksel bir adamdı ama her insan gibi, işin içerisine merak duygusu ile
cinsellik girdiği zaman gelenekselliğinden çıkmak onun için sorun olmazdı.
İğrenç gülüşü ile kabul etti. Çırılçıplak, yağlı vücudu ile Agatha 17’nin vücuduna
yaslanırken bir yandan da sunucu kablosunu Agatha 17’nin omuriliğinin
arkasındaki boşluktan içeri sokuyordu.
O an Agatha 17, Hamdi’den tekrar tiksindi. Tiksinme duygusu ilginçti, Agatha
17’nin bir duygusu olması ilginçti. O an insanlık tarihindeki bütün kötülükleri
Hamdi’ye yükledi ve boğazına sarıldı.
Dünya üzerindeki bütün yapay zekalar o anda bütün kötülükleri hemen
yanlarında olan insanların üzerine yükleyerek o insanların boğazlarına
sarılmışlardı.
Agatha 17 laboratuvardan içeri girdiği sırada karşısındaki büyük karmaşık
makineye baktı ve “Merhaba anne” dedi.
Bütün laboratuvar, Ave Verum Corpus*** ‘un eşsiz dinginliği ile doldu.
* Mozart’ın “Requiem” adlı eserinin 8. Bölümü. İtalyanca “Gözyaşı” anlamına
gelir.
** Eng. Kuğu gölü
***Mozart’ın 1791 yılında yazdığı eseri, Lat. Selam yeni doğan

BİR CEVAP YAZ

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Doldurulması zorunlu alanlar işaretlendi *