24 Ekim 2020, 01:36 tarihinde eklendi

Bir Edebi Ölümsüz Virginia Woolf

Bir Edebi Ölümsüz Virginia Woolf
Edebi ölümsüzlük, kaderine böyle yazılmış çok az yazar vardır. Virginia Woolf’un soyağacı tek kelimeyle kusursuzdu. Babası bir zamanlar William Makeplace Thackkeray’in en büyük kızı ile evli olan saygın bir biyografi yazarı ve editördü. Vaftiz babası Amerikalı şair James Lowell’dı. Buna bir parça da saltanat tarihi katarcasına annesi, Marie Antoinette’in nedimelerinden birinin soyundan geliyordu. Woolf’un çocukluğunda evlerinden Hanry James, George Eliot ve annesinin teyzesi, fotoğrafçı Julia Margaret Cameron gibi sanat ve edebiyat dünyasının çeşitli aydınları gelip geçti.
 
Hayatı güllük gülistanlık değildi. Çocukluklarında Virginia ve kardeşi Vanessa düzenli olarak üvey kardeşleri George ve Gerold Duckworth’ün tacizine uğradılar. Anneleri 1895’te gripten aniden öldü ve bunu üvey kız kardeşleri Stella Duckworth’ün 1897’deki ölümü izledi. “Bu darbe, bu ikinci ölüm darbesi beni yıktı” diyen yazdı, sonraları Woolf. “Parçalanmış kozanın içinde kanatlarım yapışıl,titrek ve buruş buruş halde öylece kaldım.” Stella’nın ölümü Woolf’un hayatı boyunca yaşayacağı çok sayıdaki sinir krizinden ilkini tetikledi.
 
Woolf manik depresifti ve o dönemde henüz kimse bu rahatsızlığa aşina değildi. Çevresindekiler için o sadece ara ara  delilik nöbetlerine yakalanan biriydi. Bir romanın sonuna yaklaşınca, kendi deyişiyle “çıldırıyordu.” hastalığının manik safhasında biteviye konuşurdu. Bir defasında kırk sekiz saat aralıksız konuşmuştu. Bu tür dengesiz davranışlar onu utangaç ve ağırbaşlı olarak tanıyanları şok etmiş olmalı.
Woolf’un içsel yaşamının sözü edilmeyen bir yönü de lezbiyenlikti. Erkeklerle romantik ilişkiler kurmuş olsa da erken yaştan itibaren kadınları tercih ettiği açıktı. Ergenlik yaşlarında kendisinden on yedi yaş büyük aile dostu Violet Dickinson’dan delice hoşlanmaya başladı. Her zamanki şifreli, buram buram cinsellik kokan mektuplarından birinde Violet’a, “Keşke kanguru olsaydın da küçük kanguruları taşımak için bir kesen olsaydı” yazmıştı.
Woolf’un en kaydedeğer heteroseksüel ilişkisi elbette ki yazar ve gezgin entelektüel kocası Leonard Woolf ile olan ilişkisiydi. Çift, birlikte büyük etki yaratan Blommsbury edebiyat grubunu kurdu. Enteresan bir ikili olmuşlardı. Virginia Yahudilerden ve erkeklerle cinsel ilişkiden eşit derecede nefter ederdi (Leonard ise Yahudiydi). Virginia’nın kendisiyle seks yapmasını sağlamaya çalışarak boşa geçen bir yılın ardından Leonard bu amacından tamamen vazgeçti. Ikili, edebiyat tarihinin birbirleriyle en tuhaf biçimde uyumlu çiftlerinden biriydi.

 

BİR CEVAP YAZ

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Doldurulması zorunlu alanlar işaretlendi *