03 Mart 2021, 17:39 tarihinde eklendi

8 Mart Yaklaşırken

8 Mart Yaklaşırken
 
 
  Küçücük kız çocuklarının toprağa gömüldüğü, kafes arkasındaki hanımların haremde ‘’gün görme’’ telaşında olduğu bir zaman yolculuğundan geliyor kadınlar.
 Özlemleri, hasretleri boğazına düğümlenmiş, eve kapatılmış, ‘’seçilme’’ kaygısı taşıyorlardı. Aynı kendilerini yönetecekleri, seçemedikleri, hiç bir karar mekanizmasının içinde olamadıkları gibi kendilerinden bir ‘’Kahraman’’ çıkaramadıkları için erkeklere muhtaçtılar.
 Türkiye’de ise Atatürk olmasaydı pek çok kadın pasif yaşamlarında haklarını ve canlarını karın tokluğuna teslim etmişlerdi.
 
‘’Durun diyecek’’ masaya yumruğunu vuracak ne bir birlik ruhu, ne de cesaret gösteremediler.
  Ne acı ki Türk kadınları mücadelesiz merhametli bir erkek eliyle haklarını alabildiler.
 
 Oysa 1945 de kabarık şık kıyafetleriyle ‘’seçilen’’ aşk kadını olmaktan ‘’seçebilen’’ kadın olma statüsüne kavuşan Fransız hanımları büyük zorluklarla haklarına kavuşabildiler.
 
Pudralı peruklarının altında bir zeka taşıdıklarını Türkiye’den 10 yıl sonra kabul ettirebildiler.
 
Kendileri için savaşmadan gerçek ‘’bir kadın lider’’ çıkarmayanlar himmet ve minnet yoluyla elde edilmiş haklarının ‘’farkında olamayanlar’’ ne yazık ki ‘’farkındalığın nimetini’’ de tadamadılar.
 
 Bazı kadınlar zannettiler ki teslimiyet; para ve konfor getirecek, suskunluk; nezaket ve iffet getirecek oysa ezik, şiddet mağduru, üretmeyen, özgüvensiz, kumalı figuran bir kadın kitlesi oluşturdular.
 
Güçlü, kimlikli, dürüst, ekonomik olarak bağımsız, erkekleşmemiş bir kadın lider böyle bir toplumdan nasıl çıkabilirdi?
 
Cumhuriyet Türkiye’sinde bile siyaset sahnesi sembolik erkekleştirilmeye çalışılan pasif lider kadınlarla çağdışı kaldı.
 
Neredeyse 600 yıl Osmanlı da, yaklaşık 100 yıldır da T.C döneminde devrimci, güçlü, çağını aşan kadın gibi kadın lider gelemedi.
 
Arjantin’de Eva Peron işçi haklarını savunurken, kadınların seçme ve seçilme haklarını da gözeterek hemcinslerini meclise taşıdı. Henüz 30 lu yaşlarındaydı.
 
Fıtrat, yasaklar, mahalle baskısı, ahlak, çul, çaputlarla din anlayışını bağdaştıran zihniyet Türk kadınını Dünya tarihi senaryosunda en fazla gelebildiği noktayla HÜRREMLEŞTİRDİ.
 
Osmanlının kadına baskı rejimiyle, Halide Edip Adıvar bile tüm özgürlük çabalarına, güçlü kalemine rağmen, Amerikan mandası olabilecek kadar hayalleri ve ümitleri kısırlaştırılmıştı. Atatürk onu silkeledi. ‘’Bağımsızlık benim karakterimdir’’ dedi.
 
Biraz cesaret. Günümüzde kadınlar bırakın seçilmeyi çocuk sahibi olmak için bir erkeğe yakında ihtiyaç duymayacaklar.  İlmin ışığında tek kromozomla, yani kendi ‘’KROMOZOMUYLA’’ çocuk sahibi olabilecekler.
 
 Duygunun kalmadığı, kadının parayla ehlileştirilmeye çalışılan düzenimizde evliliği bir saadet ocağı değil zül olarak gören, namusun değerini ucuzlatan bazı erkek tiplemelerine karşı kadının doğurganlığı kendine yetiyor, ilim ve bilimin şevkatli kollarıyla korunuyor.
 
  Böylece kadınlar ikili yalnızlık çekeceklerine kendi yalnızlıkları içerisinde asil bir yol bulmayı tercih edebilecekler.
Demir Lady M. Thatcher inci kolyeleri zarif giyimiyle İngiltere’yi  bir bakkal kızı olarak şahlandırdı. Zirvedeki zırvalıkları önemsemedi. Emekliliğinde dürüstlüğünden ve vefasından ödün vermeyerek hasta kocasına bakarken ülkesinin her devirde ombudsmanı oldu.
 
 Tarih kadın liderleri çoğaltırken Türk siyaseti sadece kocasının arkasındaki kadınlarla gurur duydu.
Siyah kasketli gönül insanını yüreğine gömen, hiç bıkmadan, usanmadan, eşiyle el ele sevgiyi büyüten Rahşan ve Bülent aşkını kim bilmez ki?
Kaç kadın şiir tadında aşık olup şiirler yazdırmıştır eşine.
Kaç kadın soğuk bir kış gününde gönlü gibi sıcak ve sözleri gibi demli bir çay içmiştir eşinin elinden. 
 Kaç kadın yağmur, çamur demeden kar kış bilmeden ve yorulup dinlenmeden adım adım gezmiştir yurdunu eşinin peşinden.
 Kaç kadın eşinin ideallerini ve mücadelesini yol diye çizmiştir kendine ve kaç kadın Rahşan Ecevit sevdasıyla gözü gibi bakmıştır beyaz güvercinine.
Türk tarihi önümüzdeki günlerde Atatürk’ün silkelediği kadınlara verdiği enerjiyi ve duruşu yüreklerinde besleyen, büyüten kadına saygılı, belden aşağı vurmayan kahraman erkeklerle yükselecektir.
 ''Cumhuriyet kadını'' nihayet kendi gerçek devrimine koşmalıdır.
 
 Birlikte öğrendik seninle
avcumuzda yüreği çarpan
kuşa sevgiyi
elele duyduk kumsalda denizin
milyon yılda yonttuğu
taşa sevgiyi
tırtılları tanıdık seninle baharda
tırtılken daha sevmeyi öğrendik
sevgiden üreyen kelebeği
toprağı evimiz gibi sevdik seninle
birlikte sevdik kuru toprakta
ev küren köstebeği
köstebeğinden toprağına taşına
tırtılından kelebeğine kuşuna
elele sevdik bu dünyayı
acısıyla sevinciyle sevdik
yazıyla kışıyla sevdik
köy-köy ülke-ülke
gökler gibi sardı dünyayı
yağmur gibi sızdı dünyaya
dünya kadar oldu sevgimiz
elele büyütüp elele derdik
elele derip insana verdik
verdikçe çoğalan sevgimizi

BİR CEVAP YAZ

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Doldurulması zorunlu alanlar işaretlendi *