19 Ocak 2021, 23:19 tarihinde eklendi

Ata'mızın Annesi Zübeyde Hanım'ın Bilinmeyen Hikayesi

Ata'mızın Annesi Zübeyde Hanım'ın Bilinmeyen Hikayesi
 
 Hepimiz, tanıdığımızı zannettiğimiz Mustafa Kemal Atatürk'ün Annesi 
Zübeyde Hanım veya Zübeyde Molla...
Bilinmeyenleriyle...
 
  Zübeyde hanım 1857’de doğmuştur Feyzullah Efendinin üçüncü eşi Ayşe hanımdan olan
tek kızıdır. Esas soyu Yörük olan babası Konya- Karaman çevresinden Mevlevi dergahına
girmiş bir süre orada kalıp daha sonrasında Selanik’e bir saat mesafede bulunan Langaza’ya
göç etmiş ömrünün 13 yılını burada geçirmiştir.
 
  ● Güçlü bir iradeye sahip olan Zübeyde Hanım, yeterine eğitim görmemiş olmasına rağmen kendi imkanlarıyla okuma yazmayı öğrenmiştir. Annesine Molla Hanım denildiği gibi , kendisine de ‘’Zübeyde Molla’’ deniliyordu. Bu ‘’bilge’’ kişiliğini ifade eden bir lakaptı.
 
● Zübeyde Hanım’la Ali Rıza bey’in 6 çocuğu olmuştur. Fatma(1871-1875) Ahmet (1874-1883), Ömer (1875-1883), Mustafa ( 1881-1938), Makbule (1885-1956), Naciye (1889-1901) Çocuklarından Fatma 4, Ahmet 9, Ömer 8 yaşlarında, o senelerde Rumeli’yi kasıp kavuran salgın kuşpalazı (difteri) hastalığından çocuk yaşlarda öldüler. En küçükleri Naciye ise 12 yaşında vefat etmiştir.
 
● Ali Rıza Efendi ile evlendikleri 1870 yılında 14 yaşlarında olan Zübeyde Hanım, 36 yaşında eşinin ölümü üzerine, çocuklarıyla birlikte aile çifliğine kardeşlerinin yanına dönmüştür.
 
● Genç yaşta dul kalan Zübeyde Hanım, oğlu Mustafa’yı Askeri Rüştiye’ye verdikten sonra, özellikle maddi açıdan zor günler yaşamıştır. Çocuklarla birlikte kendisine bağlanan iki mecidiyelik maaş ailenin geçimini sağlamaktan çok uzaktır. Böyle sıkıntılı dönemlerde ağabeyi Hüseyin Efendi, dul kalmış Fikriye hanımın amcası Ragıp efendi ile evlendirmiştir.
 
● Mustafa Kemal Ragıp bey hakkında ‘’ o asil bey ile dost oldum. Bana iyi bir eğitici oldu. Anamın da genç yaşında böyle bir aile bağı olmasını ve dayımın buna vesile olmasını takdir ettim. Bana karşı hep saygılı davrandı, fikirlerimi önemsedi, yol gösterdi, destek oldu ve bana her daim ‘’Büyük Adam’’ muamelesi etmiştir demiştir.
 
● Mektebe giderken Mustafa Kemal sıtma geçirmiştir. O geceyi merak ve üzüntü içinde geçiren Zübeyde hanım ertesi gün mektebe gitti Okulun tabibi Muhsin beyle görüşmüş ve “Doktor bey ben sana kanlı canlı aslan gibi bir delikanlı teslim ettim. Oğlumun sıhhatli vaziyeti ile niçin gerektiği şekilde meşgul olmadınız. Bak benim sevgili Mustafa’m sıtmaya yakalanmış. Onun kaybettiği sıhhatini sizden mutlaka istiyorum.”
 
● Zaman geçtikçe Zübeyde hanım oğlunun evlenmesini, yuva kurmasını çok istemektedir. Bir gün oğluna ‘’Mustafa seni evlendirelim artık! Evladım paradan yana düşüncen varsa ben vereceğim… Altın saplı şemsiye vereceğim. Herşeyini ben temin edeceğim. Gözümü kapamadan evlen’’ demiş. Mustafa Kemal düşündükten sonra ‘’Anneciğim ben vatanımla evliyim. Mümkün değil bu. Bugün evlenmeden daha mühim memleket işlerinin peşindeyim. Vatan varken insan kendini düşünmez’’
demiştir.
 
● Balkan savaşlarının sonuna kadar Selanik’te ikamet eden Zübeyde hanım, Mustafa Kemal’in burada 1906’da arkadaşları ile birlikte Şam’da kurduğu ‘’Vatan ve Hürriyet Cemiyeti’nin bir şubesini açma girişiminde oğluna inanmış ve değerli telkinleriyle ona
yardımcı olmuştur.
 
● Zübeyde hanımın 6 çocuğu olmuştur. Fatma- Ahmet- Ömer- Mustafa - Makbule-
Naciye. İlk üç çocuğunu daha çok küçükken salgın hastalıklar yüzünden kaybetmiş. Naciye’yi de 10 yaşında kaybetmiştir. Zübeyde hanım Mustafa Kemal, Makbule Atadan ve evlat edindiği 6 tane çocukla birlikte bir süre Beşiktaş, Akaretler’de 76 numaralı eve yerleşerek yeni fakat sıkıntılı bir hayata başlamışlardır.
 
● Samsuna çıkışla birlikte başlayan günlerde Mustafa Kemal için asılsız bir haber çıkmış bunu duyan Zübeyde Hanım felç olmuştur. Bu dönemde Mustafa Kemal annesi ile ayrı kalmış sadece mektup ve telgraf yoluyla haberleşme imkanı bulabilmiştir.
 
● Felç ve romatizmadan dolayı ağrılarının giderek fazlalaşması üzerine İzmir’e giderek bir süre kalması için ikna edilmiş olan Zübeyde hanım için bu seyahatin diğer amacı da Mustafa Kemal’in evliliği düşündüğü Latife hanımla tanıştırılmaktır.
 
  ● İzmir’de iken hastalığı giderek artan Zübeyde Hanım 15 Ocak 1923 günü 66 yaşında
vefat etmiştir.
 
 ● Gazi Mustafa Kemal Paşa annesinin vefat haberini aynı gün Eskişehir’de almıştır. Gün ağarmadan önce Emir Eri Çavuş Ali’yi çağırmış ‘’Bir haber var mı?’’ diye sormuş ‘şifre geldi ama çözülmedi’’ diye cevap veren Ali Çavuş’a hüzünle bakan Mustafa Kemal ‘’ Annemin öldüğünü biliyorum’’ Bir rüya gördüm, yeşil tarlalarda annemle dolaşıyordum. Birden bir fırtına çıktı, anamı alıp götürdü.’’ Deşifre edilmiş telgraf eline verildiği zaman gözlerini kapadı, bir an düşündü ve İzmir’e gidiyoruz Treni İzmit’e çevirsinler dedi.
 
 ● Atatürk annesini kabrinin başında yakın silah ve ülkü  arkadaşlarına şöyle anlatmıştır;
Arkadaşlar, ölüm hakikatin en tabi bir kanunudur. Burada yatan validem zulmün ,cebrin
bütün milleti felaket uçurumunu götüren bir irade-i kafiyenin kurbanı olmuştur. Erkan-ı Harb Yüzbaşısı olarak çıkmıştım. Hayata ilk hatveyi atıyordum. Fakat bu hatve hayata değil, zindana tesadüf etti. Beni alıp götürmüşlerdi. Validem ağlayarak arkamdan takip ediyordu. Menfada geçirdiğim tehlikeler O’nun hayatını ıstıraplar içinde geçirtmiştir. Validem, üç buçuk senelik bütün gece ve gündüzlerini gözyaşları içinde geçirdi. Bu gözyaşları O’na gözlerini kaybettirdi. Nihayet pek yakın zamanda O’nu İstanbul’dan kurtarabildim. O’na kavuşabildim ki artık maddeten ölmüş yalnız manen yaşıyordu.
  • Atatürk annesinin kabrinin başında şu yemini vermiştir.  “Validem bu toprağın altında, fakat hakimiyeti milliye ilelebet payidar olsun. Beni müteselli eden en büyük kuvvet budur. Validemin ruhuna ve bütün ecdat ruhuna müteahhit olduğum vicdan yeminini tekrar edeyim; Validemin medfeni  önünde ve Allah’ın huzurunda ahd ve peyman ediyorum, bu kadar kan dökerek ve milletin istihsal ve tesbit ettiği hakimiyetin muhafaza ve müdafaası için icabederse Validemin yanına gitmekte asla tereddüt etmeyeceğim. Hakimiyeti milliye uğrunda canımı vermek, benim için vicdan ve namus borcu olsun.
 
 
Araştırma: Nesrin Karyaldız
Kaynak:  Atatürk Kütüphanesi Özel Arşiv

BİR CEVAP YAZ

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Doldurulması zorunlu alanlar işaretlendi *